KUBİLAY
OLAYI / Devrim Şehidinin Hazin Öyküsü
Hazırlayan: DEVRİM İNCE KENDİSİNİ
ÖLDÜRMEK İSTEYEN MEHDİYE YALVARDI 'Beni
diri diri doğramayın' Meydanda
toplanarak 'şeriat isteriz' diye bağıran yobazlar, Kubilay'ı önce sırtından vurdu.
Ardından yüzükoyun yere yatırıp başını vucudundan ayırdılar
 | Kubilay'ı
vurarak şehit eden kalabalıktan bazıları, jandarmayla girdikleri çatışmada ölü
ele geçirildi. |
Manisa'da
esrarlı zikir alemleri yaparak, halk arasında giderek daha çok tanınmaya başlayan
Giritli Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet ve Emrullah oğlu Mehmet Emin, bir
süre sonra dikkat çekmemek kendilerine gözlerden uzak bir kulübe inşa ettirdiler.
Ayaklanmanın planları, inşa ettirdikleri bu kulübede yapıldı. Tatlıcı Mutaf Hüseyin
olarak bilinen kişinin evinde son olarak 6 Aralık 1930 Cumartesi günü toplanan
gerici grup, eylem yeri olarak Menemen'i seçti ve eylemin planını hazırladı. Yaptırdıkları
kulübede tam bir hafta esrar içerek zikre devam eden grup, 23 Aralık 1930 Salı
günü Menemen'e gitmek üzere yola çıkmayı kararlaştırdı. Salı gecesi esrarkeş Mehdi
başta, Kıtmir adını verdikleri köpek de dahil, hep beraber yola çıkıldı. Grup,
Menemen kenarına geldiğinde zeytinlikte biraz durup dinlenirken, Giritli Mehmet
herkese esrarlı sigara dağıttı. Daha sonra hepsi dumanlı ve sarhoş kafalarla Menemen'e
geldi ve kendini Mehdi ilan eden Derviş Mehmed'le buluşarak 06.20'de Müftü Camii'ne
gittiler. O sırada Camii'de sabah namazı için gelmiş 8-10 kişi vardı. Manisa'da
dağda kurdukları bir çardakta günlerce esrarlı zikir ve ayinler yapmış olan grup,
bunun da etkisiyle mihrada asılı bulunan ve üzerinde "La ilahe İllallah İnna
Fetahneke" yazılı yeşil bayrağı da alarak olayın cereyan ettiği belediye
meydanına geldi. Derviş Mehmet, oradakilere kendini Mehdi olarak tanıttı ve dini
korumaya geldiğini ileri sürerek sınırda "yetmişbin kişilik Halife ordusu"nun
beklediğini, öğleye kadar şeriat bayrağı altında toplanmayanların kılıçtan geçirilecekleri
tehdidini savurdu. Okuyup
üfledi Derviş
Mehmet ve grubu yeşil bayrağı belediye meydanına dikerek etrafında dönmeye ve
tekbir getirmeye başladı. Olayın tanığı bir kişi ise yaşananları daha sonra gazetelere
şu şekilde anlatıyordu: "Ben ve camiden çıkanlar bu hal karşısında donduk
kaldık. Biraz sonra kendisine Mehdi süsü veren Derviş Mehmet elindeki bayrağı
meydana dikti ve iyice tutturmak içinde ahaliden bir ip istedi. İçimizden biri,
kuşağını çıkardı verdi. Nasıl oldu bilmiyorum, meydanı dolduran kalabalığın arasında
bayrak dikilirken el çırpanlar oldu. Mehdi, sürekli elindeki saate bakarak etrafa
okuyup üflediği toprağı savurarak söyleniyordu. Süngü
taktılar - Bayrağın
altından geçmeyen gavurdur! Namazdan çıkan halk meydana yığılıyordu. Tam o sırada
jandarma yüzbaşısını gördüm. Çekine çekine ortaya ilerledi. - Ne var? Ne oluyor
ağalar? diye sordu. Mehdi, "Bugün hükümet açılmayacak, dükkanlar açılmayacak,
camiye gireceğiz, dua edeceğiz, her şey düzelecek, her şey yoluna girecek"
diye cevap verdi. Jandarma Kumandanı 'pekala' dedi. Yürüdü gitti. Jandarma
Komutanı bu olayın ardından alay komutanını arayarak askeri birlikten yardım istedi.
Bu haber üzerine, sabahın erken saatinde, her günkü gibi eğitim çalışmalarına
hazırlanmakta olan 43. Piyade Birliği subaylarından Asteğmen Kubilay'a görev verildi.
Kubilay, henüz birkaç ay önce askere alınmış olan, takım düzenindeki birliğiyle
hemen yola çıktı. Bu arada Kubilay'da da ne silah ne de mermi vardı. Kubilay olay
yerine çabuk yetişmek için kışla arkasındaki yamaçlardan, kestirme yollardan hızla
geçti ve meydana yakın sokakların birinde askerlerini durdurarak süngü taktırdı. Avluda
yatıyordu Olayın
tanıklarından biri mahkeme kayıtlarına geçen ifadeleriyle yaşananları şöyle anlatıyor:
"Ahali gittikçe büyüyordu. Yirmi dakika geçti. Birdenbire meydanı otuz kırk
nefer silahlarına süngü takarak abluka etti. İçlerinden genç bir zabit ileri atıldı.
Mehdinin yakasını tuttu ve şiddetle sarstı. Mehdi, genç zabiti silkeleyip yere
attı ve elindeki silahı çevirerek zabite ateşledi. (Bu kurşun, Kubilay'ın omzundan
girip arkasından çıkmıştı) Yaralı zabit, yarasının ağırlığına rağmen ayağa kalktı
ve meydandan çekildi. Halktan bir kısım bu esnada uzun uzun el çırparak alkışlıyor
ve Allah Allah! diye bağırıyordu. Aradan on beş dakika geçti. Asilerden biri,
Mehdi'nin yanına gelerek, zabitin cami avlusunda yattığını haber verdi. Bunun
üzerine Mehdi yanındaki birinden bıçağı alarak bir arkadaşıyla cami avlusuna girdi.
Biz uzaktan duyduk. Yaralı gencin sesi yalvarıyordu. - Kesmeyin beni! Mehdi
ise; "Anlaşıldı, anlaşıldı. Sen daha çocuksun. Kesilmekten korkuyorsun. Seni
yüzükoyun yatırayım da görmeyesin..." İp
getirin Bundan
sonrasını ise bu olayı daha iyi gören bir başka tanık anlatıyor: Mehdi, genç ve
yaralı zabiti yüzükoyun yatırdıktan sonra bir ayağını yaralı omzuna koydu, bir
eliyle saçlarından tutup Kubilay'ın diri diri boğazını kesti. Sonra da elindeki
başı caminin önündeki büyükçe bir taşın üzerine koyarak "Gördünüz mü?
Kafirlerin akıbeti işte budur" diye bağırmaya başladı. Sonra, "Getirin
bir ip!" diye bağırdı. Meydanda toplanan halktan biri dükkanına koşarak ip
getirdi. Kesilmiş başı bayrağın tepesine bağladılar. Bu sıralarda yetişen makineli
tüfek takımı ve iki bekçi ile asiler arasında başlayan çatışmada Mehdi Giritli
Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet vurulup öldü. Nalıncı Hasan ile Ali oğlu Hasan
da halk arasından kaçsa da Manisa'da yakayı ele verdi. Bu arada bekçi Hasan ile
Mustafa çatışmada yaşamını yitirdi. YAHUDİ
JOZEF Neden asıldı? Kubilay'ın
katledilmesinden sonra idam edilenler arasında bir Yahudi'nin de bulunduğu bilgisi,
başta Prof. Mete Tunçay'ın, 'Türkiye Cumhuriyeti'nde Tek Parti Yönetiminin Kurulması
(1923-1931)' olmak üzere dönemi inceleyen birçok kitapta yer alıyor. 1931 yılının
Ocak, Şubat aylarını kapsayan Yeni Asır Gazetesi'nde de Jozef'in Menemen olayları
nedeniyle idam edildiği bilgisi bulunuyor. Bu kaynaklara göre, Hayim oğlu Jozef,
Menemen'de bakkallık yapan bir kişiydi. Ayaklanmacıların Kubilay'ın kesik başını
bayrağa takmak için kullandığı ipi satan da Bakkal Jozef'ten başkası değildi. Olayları
4 Mehmet başlattı Serbest
Cumhuriyet Fırkası'nın (SCF) olaylı İzmir ziyaretinin ardından muhalefetle Cumhuriyet
Halk Fırkası arasındaki siyasi gerilim gün be gün yükselirken, bazı marjinal gruplar
da harekete geçmek için 'an' kollamaya başladı. Aslında Aralık'ta meydana gelen
Kubilay Olayı'yla SCF'nin İzmir ziyareti arasında nereden baksanız bir 3 ay süre
var ama olayların nasıl geliştiğini Divan-ı Harp tutanakları ile olaya şahit olan
kişilerin ağzından duyduğumuzda yakın tarihimizin bu en vahşi sahnelerinden birini
daha iyi anlamak mümkün. İfadelere göre vahşetin başrolündeki 4 Mehmet ayaklanmanın
temellerini attı. Giritli Mehmet, Şamdan Mehmet, Sütçü Mehmet ve Emrullah oğlu
Mehmet Emin (Üçü olay günü öldürüldü, sonuncu Mehmet Emin de idama mahkum olup
diğer mahkumlarla birlikte asıldı). YARIN:
ATATÜRK "MENEMEN'İ
HARİTADAN SİLİN!.." DEDİ Mİ? |